Edirne Gezi Planlaması
Olin Edirne Basketbol Kulübü
Olin Edirne Basketbol Kulübü, Edirne merkezli bir basketbol
takımıdır. Edirne şehrinin 1. Liglerde mücadele eden ilk ve tek takımıdır. Maçlarını
2.100 seyirci kapasiteli Edirne Mimar Sinan Spor Salonu'nda oynamaktadır.
2010-2011 sezonunda ilk kez Beko Basketbol Ligi'nde mücadele etmiştir. Olin
Gençlik, 1988-89 sezonunda 7 maç oynadıktan sonra maddi imkânsızlık nedeniyle
kapanan Tekirdağ takımı Büyük Salat Tekirdağ Basketbol'dan sonra 1. Lig'de
oynayacak 2. Trakya temsilcisi olmaya hak kazanmıştır. Kulüp 2010-2011 sezonu
öncesi Olin Gençlik olan ismini Olin Edirne Basketbol olarak değiştirmiştir.
İlk sezonu olmasına karşın iyi oyunu ve taraftarıyla herkesin sempatisini
kazanmıştır. Sponsoru Olin'dir.
2006'da Olin Gençlik adıyla kurulan kulüp, 2006-07 sezonunda
Türkiye Erkekler Bölgesel Basketbol Ligi'nde oynamaya başladı. A grubunda yer
alan Olin Gençlik, ilk resmi maçını 5 Kasım 2006'da oynadı ve Deniz Gücü'nü
80-75 mağlup etti. İkinci gruplara kalma başarısını gösterdi. Ancak
play-off'lara kalamadı. 2007'de takımın başına Zafer Çavuşoğlu getirildi ve
yeni transferler yapılarak, yeni sezona daha iddialı girildi. Başarılı bir
sezon geçiren Olin Gençlik, play-off'lara kaldı.
Türkiye Basketbol 2. Ligi'ne yükselen Olin Gençlik,
Bulgaristan kampı ile lige hazırlandı. A grubunda mücadele eden takım, bir üst
gruplara yükseldi. Ancak Beykozspor'a elendiler. 2009-10 sezonunda ise daha
iddialı bir şekilde sezona giren Olin Gençlik tekrardan play-off'a kalma
başarısını gösterdi. Önce Beykoz'u, sonra Vestelspor'u eledi. Son 4 takımlı
play-off grubuna kaldı. Son maça kadar iddiasını sürdüren takım 9 Mayıs 2010
pazar günü Hacettepe Üniversitesi'ni 65-58 yenerek Beko Basketbol Ligi'ne
yükselmiştir.
1. lig başlamadan önce adını Olin Edirne'ye çeviren takım,
ilk sezonu olmasına karşın başarılı bir performans göstermiştir. Özellikle iç saha
performansı etkileyicidir. 2010-11 sezonunda evinde oynadığı maçlardan sadece
Beşiktaş Cola Turka, Efes Pilsen, Fenerbahçe Ülker ve Pınar Karşıyaka'ya
olanlarını kaybetmiştir. 7. sıradan play-off'lara kalmayı başarmıştır. Play-off
eşlemesinde Banvit ile eşleşmiş, seriyi 3-2 kaybederek sezonu burada
tamamlamıştır.
Olin Edirne, 2012-13 sezonuna evinde Royal Halı Gaziantep
B.B.'yi mağlup ederek başlamıştır. Ardından gelen yenilgilerden sonra yine
kendi evinde Antalya B.B.'yi mağlup etmiş, 2 hafta sonra da Anadolu Efes'e, son
dakikaya kadar kafa kafaya mücadele etmesine rağmen, yenilmiştir. Ligin, iç
sahada en iyi performans gösteren takımları arasında yer almaktadır.
Edirnespor Kulübü
Edirnespor Kulubü, Edirne şehrinin amatör futbol kulübüdür. Renkleri
sarı-kırmızıdır. 1966 yılında kurulan kulüp, uzun yıllar 2. ligde oynamıştır.
Kuruluş
Önceden amatör olarak mücadele etmekte olan Edirnespor,
Meriçspor ve Suspor ile birleşerek 1966'da profesyonel olarak kuruldu. İlk
başkanı Rahmi Akıncı'ydı. Takım, doğrudan Türkiye 2. Ligi'ne dahil olan 11
takımdan biri oldu. (Diğerleri Adanaspor, Antalyaspor, Aydınspor, Boluspor,
Denizlispor, Kayserispor, Kocaelispor, Kütahyaspor,Trabzonspor, Zonguldakspor)
Eski milli futbolculardan Naci Erdem tarafından yönetilen takım ilk hazırlık
maçını Altay Spor Kulübü ile yaptı ve 2-0 mağlup oldu.
İlk Yıllar
İlk profesyonel maçını ise Spor Toto Kupası'nda Bursaspor'la
yaptı, ancak 1-0 mağlup oldu. İlk sezonunda Trakya'yı temsil eden takım Kırmızı
Grup'ta yer aldı. İlk lig maçında Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldılar. Ligde
beşinci olarak sezonu kapatıp iyi bir başlangıç yaptı. 11 Şubat 1968'de Edirnespor, Beşiktaş'ı hazırlık maçında
kendi evinde ağırladı. Recep Adanır yönetimindeki Beşiktaş, maçı Sanlı
Sarıalioğlu'nun attığı golle 1-0 kazandı. 23 Nisan 1968'de ise Galatasaray ile
hazırlık maçı yapan Edirnespor, rakibini 2-0 yendi.
Takım 1968-69 sezonunda sorunlar yaşadı. Teknik direktörleri
Erdem, sezon ortasında istifa etti. Yerine eski Ankaragücü oyuncularından Ali
Etüd getirildi. Erdem, sezon sonuna doğru takıma dönse de Edirnespor, çekişmeli
geçen alt sıra mücadelesinde 3. Lig'e düşen ekip oldu.
3. Lig Yılları
1969'da Edirnespor'un uzun sürecek 3. lig dönemi başladı.
Atilla Bilgin yönetimindeki takım, sezonu ancak orta sıralarda tamamlayabildi.
1970-71 sezonunda Edirnespor, Türkiye Kupası'nda Beşiktaş ile eşleşti. Beşiktaş
ilk maçı 1-0, ikinci maçı 3-1 kazanarak ikinci tura yükseldi.
Dönem içinde İstanbul takımlarından transferler ile
güçlendirilmeye çalışılan takım 1977-78 sezonunda Kırmızı Grup birincisi olarak
yıllardan sonra tekrar 2. lige çıktı. Edirnespor, en yakın rakibi İzmirspor'un
sadece 1 puan önünde, Beyaz grup birincisi Sebat Gençlikspor ile şampiyon olan
takım oldu. Şampiyonluğun önemli isimlerinden olan forvetleri Arda Denizeri'yi
Beşiktaş transfer etti. Sözleşme gereği hazırlık maçı yapan takımlardan
Edirnespor, Beşiktaş'ı 1-0 mağlup etti.
1980'li Yıllar
Edirnespor 1978-79 sezonu ile birlikte 2. Lig'de oynamaya
devam etti. 1979'de bu sefer İbrahim Sokullu'yu Galatasaray'a kazandırdılar.
1981'de ise kaleci Nurettin Yıldız, Fenerbahçe'ye transfer oldu.
1988-89 sezonunda takım tarihinde ilk kez sponsor alarak
adını "Trakya Birlik Edirnespor" yaptı. Ancak 1989-90 sezonunda takım
tekrardan 3. lige düştü. 3. ligde "Edirnespor" adına geri döndüler.
Parlak Dönemler
1993-94 sezonunda Hakan Keleş ve Selim Özer'li kadrosuyla
kendi grubunun birincisi olarak tekrardan 2. lige yükseldi. Tarihinin en iyi
sezonunu 1994-1995 sezonunda yaşayan Edirnespor, 2.Lig 1.Grupta İstanbulspor'la
beraber ligi ilk iki sırada tamamlayarak Yükselme Grubuna çıktı, böylece 1995
yılı Edirnespor'un Süper Lig'e en çok yaklaştığı sezon olmuştur. Ancak
play-off'larda grup sonuncusu oldular. 1999'a kadar İstanbul takımlarıyla
beraber 2. Ligde başarıyla mücadele ettiler.
Düşüş Dönemi
1998-99 sezonunda mali ve teknik sorunlardan dolayı
Edirnespor, 3. Lig'e düştü. Dört yıl bu ligde oynadı. 1999-2000 sezonunda Doğan
Seyfi Atlı 21 golle 3. ligin gol kralı oldu. 2000-01 yılına Edirnespor iyi bir
başlangıç yaptı. Ligde ikinciliğe kadar yükselen takımın başkanı Nejat Öztaş,
teknik adam Basri Uzunca'yı kovdu. Kovmasının nedeni olarak da Edirnespor'un
borçları ve şampiyonluk sonucu 2. ligde oynamanın getireceği ekonomik yükü
gösterdi. Edirnespor da 16. hafta ikinciliğe kadar çıktığı grupta sezonu 15.
olarak kapattı. 2002-03 sezonunda ise tarihinde ilk kez Amatör Lig'e düştü.
2003 yılından beri Amatör ligde mücadele etmektedir.
2007-2008 sezonunda 3.Lig'e terfi maçlarında Kocaeli Suadiyespor'a ekonomik
nedenlerle elendi. İlk maçta paralarını alamayan futbolcuların kulübü terk
etmesiyle maça alt yapı futbolcularıyla çıkan Edirnespor, kalesinde 5 gol
görerek elendi. Mayıs 2009'da Nezihi Tosuncuk, Şubat 2011'de ise Arda Denizeri
tarafından çalıştırılan kulüp, son senelerde Edirne içinde Edirnespor Gençlik
Kulübü ve Keşanspor gibi takımlarının gerisinde kalmıştır.2003 yılı itibariyle
Edirne Süper Amatör kümede mücadele etmektedir.
Takımları
Edirnespor, U-15 ve A genç kategorilerinde Edirne liglerinde
mücadele etmektedir. Edirnespor ayrıca 1994-95 sezonunda Türkiye Bayanlar
Futbol Ligi'nde de mücadele etmiştir. Ancak başarısız sonuçlar alan takımın bu
şubesi kapatıldı.
Lig Mücadeleleri
1. Lig: 1966-1969, 1978-1990, 1994-1999
2. Lig: 1969-1978, 1990-1994, 1999-2001
3. Lig: 2001-2003
Amatör Lig: 2003-
Başarıları
TFF 3. Lig Şampiyonluğu (2): 1977-78, 1993-94
Edirnespor Başkanları
Rahmi Akıncı, Ali Ayağ, Hamdi Sedefçi, Mustafa Altunhan,
Nejat Öztaş, Erdem Güyümgüler
Unutulmayan
Futbolcular
Nurettin Yıldız (1977-1981)
Muhammed Altıntaş
(1985-1986)
Arif Gözoğlu
(1990-1991)
Nurullah Sağlam
(1992-1997)
Selim Özer
(1993-1995)
Hakan Keleş
(1993-1994)
Semih Yuvakuran
(1995-1996)
Ali Asım Balkaya
(1995-1997)
Zafer Biryol
(1997-1998)
Gündöndü (Ayçiçeği)
Ayçiçeği (Gündöndü) dünyada ve Türkiye'de en önemli yağ bitkilerinden biridir. Marmara Bölgesi'nde daha çok yetiştirilir. Trakya Bölgesi'nde yoğunluk gösterir. Ayçiçeğinin üstündeki çekirdekler fabrikalarda işlenerek satılır.
Ayçiçeği dünyada ve Türkiye'de en önemli yağ bitkilerinden biri olup, Türkiye'de genelde yağlık olarak yetiştirilir. Yağlık olarak ekiminin % 70'inden fazlası Trakya ve Marmara bölgesindedir.
Edirne Peyniri (Beyaz Peynir)
Edirne’nin beyaz peyniri bütün Türkiye’de ünlüdür. Edirne’nin en ünlü ürünlerindendir. Piyasada bulunan beyaz peynirler uzun yıllar “ Edirne Peyniri” olarak adlandırılmıştır. Bölgede sütün bol ve kaliteli olması ve işlenen sütün peynir olarak buzhanelerde uzun süre kalmasıyla Edirne Peyniri tam yağlı ve lezzetli olarak ününü bütün dünyaya duyurmuştur. Bu gün eski önemini biraz kaybetmiş olmasına rağmen, Edirne Peyniri çok aranır ve tutulur.
1930’larda Trakya’da yılda ortalama 2000 ton beyaz peynir üretildiği bunun yarısından fazlasının Edirne’den sağlandığı biliniyor.
Edirne’de beyaz peynirin kendine özgü yapılış biçimi vardır.
Süt önce 70 derece kadar kaynatılır. 30 dereceye kadar soğutulur ve mayalanır. Mayalama sıcaklığı hava koşullarına göre değişir. 1.5 saat sonra telemesi oluşur. Çendere bezlerine alınır, süzülmeye bırakılır. Bu işlem yaklaşık 3.5 saat sürer, sonra kalıplar halinde tuzlu suya yatırılır, tenekeye dizilir. Buzhaneye gönderilir. Buzhanede 45 günde lezzetini alır , satışa hazır olur ve satışa sunulur.
Tam yağlı koyun sütünü işleyen bölge mandıraları her yıl Nisan ayında açılarak sütü işlemeye başlarlar. Arz ve talebe göre peynir bazen buzhane görmeden de taze olarak piyasaya çıkabilir.
Edirne Peynirinin Özellikleri
Edirne Beyaz Peyniri tek cins süt ile yapılır. Yani karışım süt kullanılmaz. Sütler mevsimlere göre farklı besin değerleri içerirler. Örneğin İnek sütünün Mayıs ayı besin değerleri(protein, kalsiyum, yağ vb.) ile Kasım ayı değerleri farklıdır. Bunun sebebi bitki örtüsünün farklılıklar göstermesidir. Süt veren hayvanların doğal bitki örtüsünün değişkenliklerine göre beslenmeleri üretilen peynirin de farklı değerlere sahip olmasını sağlar. Bu durum koyun ve keçi sütü içinde geçerlidir. Dolayısı ile Edirne Beyaz Peyniri yılın farklı aylarında ilgili ayın sütünün karakteristik özelliklerini ve aromasını taşır. Buna bağlı olarak her cins hayvanın sütü kendine has özellikler taşır. İnek sütünün protein, kalsiyum, yağ vb. Değerleri ile koyun, keçi sütünün özellikleri farklıdır. Farklı zamanlarda farklı özelliklere sahip sütlerin karışımının peynir oluşumunda uyuşmazlık yarattığı, birbirlerinin insan sağlığı açısından faydalı olan protein, vitaminlerini etkisiz kıldığı, ayrıca aromatik dengesizliği oluşturduğu gözlemlenmiştir.
Fazla arz ve talep nedeniyle koyun peyniri yerine, inek peyniri ve ayrıca inek-koyun karışımı beyaz peynir üretilmekte, bu da eski Edirne peynirine gölge düşürmektedir.
Edirne Beyaz Peyniri tek cins süt ile yapılır. Yani karışım süt kullanılmaz. Sütler mevsimlere göre farklı besin değerleri içerirler. Örneğin İnek sütünün Mayıs ayı besin değerleri(protein, kalsiyum, yağ vb.) ile Kasım ayı değerleri farklıdır. Bunun sebebi bitki örtüsünün farklılıklar göstermesidir. Süt veren hayvanların doğal bitki örtüsünün değişkenliklerine göre beslenmeleri üretilen peynirin de farklı değerlere sahip olmasını sağlar. Bu durum koyun ve keçi sütü içinde geçerlidir. Dolayısı ile Edirne Beyaz Peyniri yılın farklı aylarında ilgili ayın sütünün karakteristik özelliklerini ve aromasını taşır. Buna bağlı olarak her cins hayvanın sütü kendine has özellikler taşır. İnek sütünün protein, kalsiyum, yağ vb. Değerleri ile koyun, keçi sütünün özellikleri farklıdır. Farklı zamanlarda farklı özelliklere sahip sütlerin karışımının peynir oluşumunda uyuşmazlık yarattığı, birbirlerinin insan sağlığı açısından faydalı olan protein, vitaminlerini etkisiz kıldığı, ayrıca aromatik dengesizliği oluşturduğu gözlemlenmiştir.
Fazla arz ve talep nedeniyle koyun peyniri yerine, inek peyniri ve ayrıca inek-koyun karışımı beyaz peynir üretilmekte, bu da eski Edirne peynirine gölge düşürmektedir.
Sanıldığı gibi sadece koyun ya da keçi sütü kullanılarak üretilmiş peynir istenmeyen koku ve aromaya sahip olmaz aksine kendine has damak tadını yansıtır. Yalnız bu sütü işleme tekniğine bağlıdır. Bu teknik sadece Edirne ve havalisine kısaca Trakya Bölgesinin ustalarına has bir işlemdir.
Edirne Beyaz Peynirinin bir diğer temel özelliği ise; kullanılacak hayvanın (inek, koyun, keçi) sütünün sağıldıktan sonra maksimum 1 saat içersinde mayalanıp peynir haline getirilmesidir. Günümüz koşullarında ise üretim prensibimiz; tüm hijyen kuralların uygulandığı, gıda güvenliği konusuna inanılarak, gerçeğine en yakın şekilde geleneksel olarak üretim yapmaktır.
Edirne Beyaz Peynirinin bir diğer temel özelliği ise; kullanılacak hayvanın (inek, koyun, keçi) sütünün sağıldıktan sonra maksimum 1 saat içersinde mayalanıp peynir haline getirilmesidir. Günümüz koşullarında ise üretim prensibimiz; tüm hijyen kuralların uygulandığı, gıda güvenliği konusuna inanılarak, gerçeğine en yakın şekilde geleneksel olarak üretim yapmaktır.
Edirne Beyaz Peyniri tam yağlıdır. Kendine has aromasını ve tadını yağından alır.
Edirne Beyaz Peyniri; saydam, parlak ve beyaz renklidir.
Edirne Beyaz Peyniri; saydam, parlak ve beyaz renklidir.
Edirne Beyaz Peyniri gözenek içermez.
Edirne Beyaz Peyniri; olgunlaşmasını farklı zamanlarda salamura(tuzlu su) içersinde tamamlar. Olgunlaşma zamanları kullanılan süte göre ortalama;
İnek sütü 6 ay,Keçi sütü 8 ay,Koyun sütü 12 ay sürer.
Olgunlaşma süreci peynir için çok önemlidir. İnek sütü peyniri 6 aylık süreçte 3 kez salamurasını absorbe eder ve bırakır.
İnek sütü 6 ay,Keçi sütü 8 ay,Koyun sütü 12 ay sürer.
Olgunlaşma süreci peynir için çok önemlidir. İnek sütü peyniri 6 aylık süreçte 3 kez salamurasını absorbe eder ve bırakır.
Edirne Beyaz Peyniri için buzahane şartları ayrı bir uzmanlık ister. Peynir Salamura içersinde özel soğuk odalarda +4 ila +6 derece sıcaklıklarda ve yerden belirli bir yükseklikte olgunlaşır. Her cins sütün peyniri farklı derecelerde bekletilir. Ayrıca buzhane ortamında olgunlaşma sürecinde peynir sıkça kontrol edilir. Gelişimin durumuna göre yatay ve düşey yönde hareketler ile fiziki konumu değiştirilir.
Edirne Beyaz Peynirinin mayası; ot yememiş buzağının şirdeninden yapılır. Bu şirden kurutulur ve uzun sure kullanılabilir(1–1,5 yıl) .
Edirne Beyaz peynirinin ideal lezzet sınırı vardır. Olgunlaştırma sürecini tamamlayan peynir hava ile ilk temasından itibaren 3 ay içersinde tüketilmelidir.
Edirne Beyaz peynirinin ideal lezzet sınırı vardır. Olgunlaştırma sürecini tamamlayan peynir hava ile ilk temasından itibaren 3 ay içersinde tüketilmelidir.
Edirne Tava Ciğeri
Edirne Tava Ciğeri, Edirne yöresinde yetiştirilmiş “dana” cinsi büyükbaş hayvanlardan elde edilen karaciğer, yine yöreye ait buğday unu ile ayçiçek yağı kullanılarak üretilen, malzeme seçimi, hazırlanış, pişiriliş ve servisi ustalık gerektiren yöresel bir yemek olup, servisinde ise yine Edirne mahsulü, doğal yoldan özel kurutulmuş kızartılmış kırmızı biber kullanılmaktadır.
Malzeme Seçimi ve Hazırlanışı:
Edirne Yöresinde yetiştirilmiş en az 1 yaşındaki danadan elde edilen karaciğer, kesim ve doğrama sırasında dikkatlice en ince kıvamda zar, sinir ve damarlardan ayıklanarak yaprak şeklinde doğranmakta ve kandan arındırılmaktadır.
Edirne Tava Ciğerinin hazırlanışında, öncelikle dana karaciğerinin zarı düz bir işleme tahtası üzerinde alınmakta, 6-7 cm’lik eşit parçalara bölünmektedir. Daha sonra doğrama işlemine geçilerek, dikey ve yatay olarak yaprak şeklinde parçalara ayrılmaktadır. Bu kesim esnasında ciğer içinde bulunan kalın kan damarları, kılcal damarlar ayıklanmaktadır. Hazırlanış esnasında ciğer çok ince, bir bıçak sırtı kalınlığında, kesilmelidir. Parçalara ayrılan ciğer, kevgir(süzgeç) kullanılarak ve su yardımıyla mevcut kandan temizlenmektedir. Bu işlemden sonra ve yeniden kan oluşmaması için, 4-5 kg. ciğere 100-150 gr. orantısıyla tuz serpilir ve iyice karıştırılır. Süzgeç içinde ve bir kapla beraber buzdolabında ortalama 18-19 dakika beklemeye alınır. Bu işlemin amacı ciğerin içinde kalan kanın iyice temizlenmesidir. Bu işlemin doğru yapılması, tava ciğerin lezzeti için çok önemlidir. Eğer ciğer süzgeçte sulu kalırsa daha sonraki unlama işleminde fazla miktarda un tutar, fazla un tutması ise “çapak” adı verilen un kümelerinin oluşmasına ve tava ciğerinin istenilen tatta olmamasına neden olur.
Pişirilmesi:
Edirne Tava Ciğeri, adından da anlaşılacağı üzere tavada pişirilmektedir fakat tavası alüminyumdan ve özeldir. Tavanın özelliği, yağın çok hızlı kızabilmesi için yaklaşık 1 mm gibi bir incelikte olmasıdır. Tavaya 1 lt sıvı ve bölgede yetişen ayçiçeğinden üretilmiş ayçiçek yağı konulmaktadır. Bu yağ 115-120 °C’ gibi yüksek ateşte ısıtılmaktadır. Hızlı ve ciğerin yağı emmeyeceği bir kızartma gerçekleşmelidir. Bölgede ısıtma işlemi için genellikle saç ayaklı ocaklar kullanılmaktadır. Isıtma işlemi esnasında; dinlendirilen ciğerimiz tepsi şeklinde olan unluğumuzun içinde Edirne yöresinin buğdayından üretilmiş olan un ile iyice harmanlanmaktadır. Unun ciğerin her tarafını kaplamasına dikkat edilmelidir. Pişirmeye başlamadan önce yağın kızgınlığını anlamak için, yağın içine 1 parça ciğer atılmaktadır. Ciğer yağın üzerine çıkıp hareketli halde kızarırsa yağ, Edirne Tava Ciğerinin pişirilmesi için uygun sıcaklığa gelmiş demektir. 1 porsiyon ciğer 120 gr’ dan az olamaz. 120 gr. ciğer serpilerek tavaya atılır ve bu 1 porsiyon ciğerin pişmesi yaklaşık olarak 2 dakika sürmektedir. Pişme gerçekleştiğinde, tavadan yağı süzülerek çıkarılarak porselen tabağa alınmaktadır. Pişirme işlemlerinde diğer bir önemli husus, tava ciğerin lezzeti ve tazeliği için dinlendirilmiş kızartma yağı kullanılmasıdır. Kızartma yağı 5-6 pişirme işleminden dinlendirilerek süzülmektedir. Yağın dinlendirilmesi sırasında pişirme işlemine devam edilecekse, yedekte tutulan yağ kullanılmalıdır.
Servisi:
Serviste en önemli garnitür Edirne/Karaağaç mahsulü kurutulmuş kırmızı biberlerdir. Yerel ismi “Karaacı” olan bu biberler oldukça acıdırlar. Bölgedeki bahçelerde mevsiminde yetişmiş ve sera mahsulü olmayan sivri kırmızı biberler, saplarından ipe asılarak doğal yoldan kurutulmakta, kızgın yağda pişirilmektedir. Bu biberlerin yanında yoğurt, ayran ve cacık ile servis yapılmaktadır.
İhtişamlı Meriç Köprüsü
Edirne Karaağaç yolu üzerinde Meriç ve Arda nehirlerinin birleştikleri yerde Meriç Nehri’nin üzerinde bulunmaktadır. Bu köprünün olduğu yerdeki selden yıkılan eski köprünün yerine Sultan II.Mahmut Edirne’ye geldiğinde yeni bir köprü yapılmasını istemiştir. Ancak maddi sıkıntıdan ötürü köprünün yapımına hemen başlanamaz ve bu köprü Abdülmecid döneminde yapılabilmiştir. Köprünün yapımına 1842 yılında başlanmış, 1847’de de tamamlanmıştır. Mimarının kim olduğu bilinmemektedir.
|
Köprü 263 m. uzunluğunda, 7 m. genişliğinde ve 13 ayak üzerine 12 kemerli olarak yapılmıştır. Köprünün kemerleri hafif sivri olup, kemer aralıkları 12 m.dir. Orta ayaklarda ise bu açıklık 6 m. civarındadır. Selyaranlar köprünün memba ve mansap cephelerinde orta ayaklar üzerindedir. Memba cephesindeki selyaranlar üçgen çıkıntılar halinde olup, bunların tepe uçları da üçgen biçimdedir. Mansap cephesindeki selyaranlar yedi köşeli çıkıntılar halindedir. Köprünün ortasında yer alan selyaranlar hem membada hem de mansapta çıkıntı meydana getirmektedirler. Köprünün orta kısmında memba cephesinde bir köşk balkonu, mansap cephesinde de bir kitabe köşkü bulunmaktadır.
Kitabe köşkü barok üslupta, mermerden yapılmıştır. Burada birbirine bitişik ikişer paye üzerine bir tonoz yerleştirilerek köprünün kitabesi buraya konulmuştur. Bu bölüm dıştan kubbe şeklindedir. Aynı zamanda bu köşk bir dinlenme yeri olarak da düşünülmüştür. Köşk cephesinde görülen mermer kitabe Yunanlıların Trakya’yı işgali sırasında yok edilmiştir. Bundan sonra Necmettin Okyay’dan icazetli Uğur Derman tarafından talik yazı ile yeniden yazılmıştır (1966).
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bizi Takip Edin
Gelişen çağımızda mesafeleri sizlerle birlikte yakınlaştırabiliriz